13 Eylül 2009 Pazar

Jack Kerouac'ın Yolda'sı


Edebiyat tarihinin en ünlü ve en cool akımlarından olan Beat Kuşağı'nın belki de en ünlü eseri olan Jack Kerouac'ın "Yolda"sını ilk Beat tecrübem olarak okudum. Edebiyatla tamamen sıradan bir okuyucu olarak bulunduğum ilişkiyi gözönüne alarak kitap hakkında edebi eleştiriler veya akımın gerek kitap üzerindeki etkileri veya modern edebiyata katkıları konusunda söyleyebileceğim fazla birşey (hatta hiç birşey) yok.

Merak edenler internetten detaylı bakabilir ama 1950'lerde New York'ta bir grup Amerikan yazarının oluşturduğu ve Beat Kuşağı olarak adlandırılan grup (en önemli isimlerini Allen Ginsberg, William Burroughs ve Jack Kerouac oluşturuyor) 2. Dünya Savaşı sonrası Amerika'sında oluşan aşırı ahlakçı ve refah hayat değerlerine uyuşturucu, seks ve mistik öğeler tabanında karşı duruşun simgesi haline dönüştüler ve kendilerini takip eden dönemde gerek edebi, gerek sosyal (60'lı yıllardaki hippi akımının temelidirler) gerekse müzik alanında (Bob Dylan, Beatles, Jim Morrison gibi) birçok akımı, ismi derinden etkilediler.

Dediğim gibi bu akımın belki de en ünlü eseri 1951'de yazılmasına rağmen ancak 1957'de yayınlanan "On the Road" adlı eser. Benim kitap hakkındaki naçizane görüşlerim ise şöyle : samimi, akıcı, coşkulu, kışkırtıcı, gülümsetici... Kitabı okurken hissettiğiniz yazarın sanki hikayeyi (aslında otobiyografik bir roman) dümdüz ve çok sıradan yazdığı hissi, kitabın sonuna konan önsözle (ya da sonsöz mü demeliyim) doğrulanıyor. Anlatılana göre Kerouac kitabı yazarken (bir iddiaya göre uyuşturucu, kendi iddiasına göre kahvenin etkisi altında) daktilosuna yerleştirdiği şimdilerin faks kağıdı benzeri uzun sayfalarla (kağıt değişimi gibi aralarla uğraşmamak için)hiç ara vermeksizin kafasından geçen herşeyi ilk haliyle, olduğu gibi sayfalara aktarmış. Bu da kitaba gerçekten de orjinallik ve yukarıda ifade ettiğim samimiyeti katmış.

Kitabın konusu önce Amerika'yı doğudan batıya, batıdan doğuya 2 defa sonra da kuzeyden güneye Meksika'ya doğru gerçekleştirilen yolculukları anlatıyor. Otobiyografik bu romandaki kişilerin isimleri değiştirilmiş ana "sonsöz"de kimin kim olduğunu öğrenebilirsiniz. Kitabı okuduktan sonra normalde arkadaş olmaktan çekineceğiniz, ürkeceğiniz ve bir o kadar da coşkusunu kıskanacağınız Dean Moriarty karakterinin etkisinden uzun süre kurtulamayabilirsiniz.

Kitabın modern edebiyatta sahip olduğu üne istinaden kendinizi kasmayıp, çok derin anlamlar aramak gibi bir kaygıya kapılmadan okumayı başarırsanız iyi bir deneyim yaşayabilirsiniz diye düşünüyorum. Kendi adıma çok sevdim, tavsiye ederim.

Not : Yazının sonunda bir de resim ekleyeyim diye nete bakarken Wikipedia'da çok güzel bir sayfaya sahip olduğunu gördüm, oraya da göz atmanızı tavsiye ederim.