14 Şubat 2009 Cumartesi

AI'dan mükemmel bir asist

Blogumda NBA ile alakalı ilk girişi Allen Iverson'ın mükemmel asistini paylaşarak yapıyorum. Herhalde NBA tarihinin en güzel asistlerinden birisiyle karşı karşıyayız, bunu da herhalde ancak Allen Iverson yapabilirdi. Alınan ribaund sonrası daha kendi 3 sayı çizgisinin içerisindeyken karşı potaya yönelmiş Richard (Rip) Hamilton'ı gören AI tüm sahayı geçen, bu arada Grant Hill'e de bacak arası yapan bir bounce pas atıyor. Aşağıdaki youtube linkinden bu harika hareketi görebilirsiniz.

http://www.youtube.com/watch?v=Q3cqnW_lgt0&NR=1

İyi seyirler.

Not : Hazır NBA girişi yapmışken, okuduğum bir haberden de bahsedeyim. Dallas Mavericks şimdi de takas yoluyla Vince Carter'ın peşindeymiş. Fenerbahçem gibi her sene bomba bir transfer yapma politikası güden Mavs (ve sahibi Mark Cuban) bu sefer de NBA'in en yetenekli ve spektaküler oyuncularından birisi olan ama bir türlü başarılı bir takımın parçası olamayan Carter'ı bünyesine katıp karşılığında da Josh Howard'ı göndermek istiyormuş. Howard'ın gitmesine bir şey demem de, yaşlı Carter'dan medet ummak Mavs'in uzun vadeli planlama konusundaki hedefsizliğini ortaya koyuyor. Çok sevdiğimiiz bir takım olan Mavs'in bu transferine ben sıcak bakmıyorum.

İstanbul İşgal Altında...

Başlığı görünce İstanbul'un maruz kaldığı mevcut sorunlar (kalabalık, trafik, hava kirliliği vb.) üzerine bir yazı yazdığımı sanmayın. Okumayı bitirdiğim bir kitaptan bahsetmek istiyorum : "İstanbul'da İşgal Yılları".

İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanan ve İsmail Hakkı Sunata'nın tuttuğu günlüklerden derlenen bu kitap 1. Dünya Savaşı ve sonrasındaki Balkan Savaşı'nın ardından artık Osmanlı'nın sön dönemi olan ve Kurtuluş Savaşı'nın yaşanmaya başladığı 1920'li yılların başındaki İstanbul'un işgal yıllarını anlatıyor. Okullarda bize okutulan tarih derslerinde o dönemin İstanbul'undan neredeyse hiç bahdedilmez. Şu anda olduğu gibi o dönemde de Türkiye'nin (Osmanlı'nın) merkezi olan İstanbul'un tüm İtilaf kuvvetleri tarafından işgal altında olduğu o dönemde, halkın işgalin getirdiği hayal kırıklığı, saltanatın ve İstanbul hükümetinin basiretsizliği, geçim derdi gibi sıkıntılarla beraber günlük yaşamını sürdürmeye çalışır. Günlüğün sahibi olan Hakkı Sunata da, Balkan Savaşı sonrası terhis olmuş ve evine dönerek Darülfünun'da (üniversite) hukuk eğitimine kaldığı yerden devam etmeye başlamıştır. Kitapta, okul hayatından, İstanbul hükümetindeki gelişmelerden, Rum ve Ermeni olaylarından, Anadolu'dan gelen haberlerden, geçim sıkıntısından bahseder. Aynı şimdi olduğu gibi o zamanda da particilik (fırkacılık) illetinin Türklerin bir özelliği olduğunu anlarız...

Kısaca, günlük hayatın devam ettiği işgal altındaki İstanbul'un bir entelektüel tarafından nasıl göründüğünü, çaresizlik karşısında neler hissettiğini anlatan, dönemin ünlü karakterlerinin ve olaylarının arka planda yer aldığı bir kitapla karşı karşıyayız. Kısa, rahat okunan, ilginç bir alternatif tarih eseri olan bu kitabı okunacaklar arasına eklemenizi öneririm. Fotoğraflarda ve eski filmlerde siyah-beyaz olarak gördüğümüz, tarih kitaplarındaki resmiyet ve soğukluğuyla beraber hiç yakın hissedemediğimiz o dönemlerin içine girmek için iyi bir fırsat, değerlendirin derim.