27 Aralık 2008 Cumartesi

Baba olmanın dayanılmaz hafifliği


Meriç'le 10 ayımızı doldurduk. Bu aralar aklımda olan bir konuyu yazıya dökme ihtiyacı duydum, çok garip ama herhalde bir çok anne-babanın başına gelmiştir.

Meriç'in doğumunun ardından normal olarak çevredeki herkes fiziksel olarak birilerine benzetme gereksinimi duydu, bir noktaya kadar normal ama sonrası gerçekten komik olabiliyor : aaa, burnu aynı amcası; aaa, gözleri aynı babası; aaa, ayak baş parmağı tıpkı annesininki vs. Ama ne zamanki Meriç biraz daha büyüyüp artık görülebilir, ayırt edilebilir davranışlar sergilemeye başladı, işte o zaman olay ilginç bir hal almaya başladı. Fiziksel benzerliklerden daha değerli bu benzerlikler çünkü, fiziksel olarak anne-babaya benzemesini insan normal karşılıyor ama davranışlarının daha birkaç aylıkken bile bu denli sana ait olması ego tatmini yaratıyor, çocuğa karşı daha da derin hisler hissetmene yol açıyor ve çocuk sahibi olmanın mutluluğunu dolu dolu yaşatıyor.

Meriç örneğine bakacak olursak fiziksel olarak bana benzemesinden sonra davranışları da daha çok bana benzemeye başladı (her ne kadar annesi bu duruma kıl olsa da, elinden bir şey gelemiyor tabii... yani bu yazıma konu olan durum bizim örneğimizde bana ait, annesi benim kadar faydalanamıyor). Ufak tefek şeylerden bahsediyoruz tabii ki, uykuya dalmakta zorlanması, annemin anlattığına bakılırsa aynı benim de bebekken yaptığım gibi olduğu yerde durmaksızın zıplaması, merakını çeken bir şey olduğunda kafasını hafif dikerek ve gözlerini kısarak odaklanması vb. İlginç olan şeyse, ben tüm bunları ve daha fazlasını Meriç'te gördükten sonra kendimde keşfetmem... hatta ilk tepkilerim aaa, aynı Meriç gibi yapıyorum şeklinde oldu sonra bir terslik olduğunu farkedip, onun bu özelliklerini benden almış olduğunu anladım :) Çok daha fazla örnek vermek isterdim ama yazıyı yazarken birden hepsi aklımdan çıktı, ileride edit ederim veya kısa notlarla bloga eklerim.

Bu arada, bugün Çiler'le konuşurken ikimizin de içinde kaldığını anladığımız bir anne-babalık isteği olduğunu anladık, yavruyu bir türlü şöyle doya doya kucağımızda bağrımıza basa basa takılamadık. Çok meraklı bir beyefendi olduğundan kucakta olduğunda yüzü hep dışarı dönük durmak istiyor, o nedenle hiç yüz yüze taşıma şansımız olmadı, devamlı ensesini seyrettik, kafa arkasındaki saç gelişmesini yakından takip ettik (şu anda 2-3 cm civarında ve kıvrılmaya başladı, kıvırcık olacak kesinlikle). 1-2 ay önce keşfettiğimiz bir şey ise, biraz olsun bize sarılmasını sağladı, eğer korktuğu birşey olursa arkasını dönüp direkt boynunuza sarılmaya çalışıyor, Allah'tan biraz ödlek bir oğlumuz var da, birkaç saniyeliğine olsa da bu hissi doya doya olmasa da tadıyoruz.

Hiç yorum yok: