22 Aralık 2008 Pazartesi

Spies Like Us


Meriç nedeniyle sinemaya gitme veya divxten de olsa yeni filmleri takip etme şansımız azaldığından sinema endüstrisinin yeni örnekleri konusunda yazı yazma şansım pek olmuyor. Aylardan sonra Indiana Jones serisinin 4. (ve artık son olmuştur umarım dedirten) filmini bile 2-3 güne yayarak ancak izleyebildim. Bu film hakkında yazmak istemiyorum çünkü gerçekten hayalkırıklığı yaratan bir filmdi ve bu blogda genelde iyi izlenimleri paylaşmak istiyorum. Tek söyleyebileceğim bu kadar yıl aradan sonra daha iyi bir senaryoyla karşımıza çıkmış olmalarını beklerdik, Nicolas Cage'in National Treasure serisi standartlarına inmiş bir film buldum ben, üzülerek.

Geçtiğimiz gün Meriç'in biraz da erken uyumasından faydalanarak, elimizde birikmiş onlarca filmden birisini seçmek ve felekten bir gece çalmak (artık film izlemeyi böyle adlandırıyoruz işte) istedik. Çoğunlukla yenilerden olan seçenekler listesinde bir tane film vardı ki, benim klasiklerim arasında yer alıyordu ve Çiler de izlemediğinden hemen onu öne aldık, bizim televizyonlarda "Bizim Gibi Casuslar" adıyla gösterilen "Spies Like Us".

1985 yapımı filmin başrolünde o zamanların en pöpüler iki komedyeni Dan Aykroyd ve Chevy Chase var. Filmi ilk olarak ortaokul yıllarında TRT'de izlemiştim ve tek bir sahnesi sayesinde bile Mert ve benim klasiklerimiz arasına girmişti. Blogda daha önce yayınladığım bir listede de anlattığım "doktor, doktor, doktor, doktor, doktor, doktor...." sahnesi kesinlikle bir unutulmazdır, sırf o sahne için film izlenebilir.

Film aslında çok basit bir konudan yola çıkıyor ve temelini yönetmenlik, senaryonun yaratıcılığı, görsellik gibi kaygılardan çok başrolündeki iki ustanın yeteneklerine dayandırıyor. Hele bir de 23 yıl geçtikten sonra filmi ilk defa izleyenlere normal olarak biraz yavan gelebilir ama filmin sadelik ve içtenliği tüm diğer etmenlerin önüne geçiyor. Soğuk savaş döneminde Sovyet sınırları içerisinde bir operasyon düzenlemeye karar veren derin Amerikan devleti asıl ajanların önünü açmak için bir de "yem" ajan ekibi göndermeye karar verir ve bu iş için de defalarca ajanlık sınavına girip geçememiş iki beceriksiz adamı görevlendirirler. Film bu basit ve örneğini sonrasında da çok gördüğümüz sinopsis üzerinden devam ediyor, konu akışı açısından hiçbir sürprizle karşılaşmayacak ama arada patlayan esprilerle iyi zaman geçireceksiniz.

4 yorum:

Murat YILMAZ dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Murat YILMAZ dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Murat YILMAZ dedi ki...

Yurttaş Kane filmiyle ilgili makale rica ediyoruz..

MORTAC dedi ki...

tamamdir, yurttas kane ile ilgili bir yazi en kisa zamanda gelecek ama sen yine de merici gozonune alarak 1-2 ay de buna :))