21 Nisan 2009 Salı

The Curious Case of Benjamin Button


David Fincher'ın merakla beklediğim ama bir türlü fırsat yaratamadığım filmini izleyemedim ama filmin dayandığı F. Scott Fitzgerald'ın kısa hikayesini okuma şansım oldu.

Filmi izlemediğim için ikisi arasındaki farklılıkları bilemeyeceğim ama filmin fragmanlarından gördüğüm kadarıyla sadece ana fikri almışlar, geri kalanında bir benzerlik olduğunu sanmıyorum. Ana fikri herkes biliyordur zaten, yaşlı bir adam olarak doğup geriye doğru yaşlanan (!) yani yıllar geçtikçe gençleşen bir adamın öyküsü bu. Çok ilginç bir hikaye gibi görünmesi ve fantastik bir hava içermesine karşın aslında temelde çok acıklı bir hikaye söz konusu. Hiçbir zaman kendi yaşını yaşayamayan ve çevresiyle uyum sağlayamayan bir adamla karşı karşıyayız. Kendi ailesi tarafından tam anlamıyla kabul edilmiyor, okullara kabul edilmiyor, kendisi yıllar geçtikçe gençleşip dinçleştikçe aşık olduğu kadın yaşlanıp monotonlaşmaya ve fiziksel açıdan da itici gelmeye başlıyor, yaşamının sonlarına doğru oğlu tarafından kolej, lise ve anaokuluna yazdırılıyor ve son olarak da torunuyla yaşıt gibi zaman geçirip altı bezlenerek hikayesini sonlandırıyor.

Yaklaşık 50 sayfalık bu hikaye normal olarak çok akıcı ve hızla okunuyor. Fitzgerald gibi usta bir yazarın hakim olduğu ingilizce aslından okumak da çok zevkliydi. Açıkçası yıllardır unuttuğum bir tada tekrar kavuşmuş oldum, lise yıllarında genellikle dersle alakalı olsa da birçok örneiğini okuduğumuz kısa hikayelerden oluşan kitaplara uzun bir ara vermiştim. Geçen yıllarda çok da net hatırlamamakla beraber sanırım sadece Edgar Allen Poe'nun hikayelerini okudum ve Benjamin Button onlardan sonra ilk oldu. Kısa hikayelere biraz önem vermeye karar verdim, yeni hedefim iyi örnekler aramak olacak. Önerilere açığım.

Şimdi sıradaki kitap, George Orwell'den "Paris'te ve Londra'da Beş Parasız", herhalde bir aya kadar onunla ilgili yeni bir yazıyla karşınızda olurum.

Not : Her yerde F. Scott Fitzgerald diye geçer ama bu yazıyı yazarken merak ettim, F Francis'in kısaltmasıymış. Blog yazmanın faydalarından birisi araştırmacı kişiliği ön plana çıkarmak oluyor, yıllardır dert etmediğim bir bilgi birdenbire çok çekici geldi.

Hiç yorum yok: