13 Eylül 2012 Perşembe

RHCP izlenimleri

2012 yılı kendi açımdan müzikal anlamda verimli geçti diyebilirim. Bruce Springsteen, Pulp, Kaiser Chiefs, Anthony and the Johnsons vs. derken sezonun kapanışını (aslında kapanış demek için erken sayılır, Stevie Wonder, Leonard Cohen, Bombay Bicycle Club gibi bir çok konser var önümüzdeki günlerde) yıllardır görmek için beklediğimiz bir başka isim Red Hot Chili Peppers ile yaptık.

Biletleri satışa çıkar çıkmaz olağan şüpheli kadromuz ile paraya kıymayıp birinci kategoriden aldığımız biletlerimiz ile konsere aylar öncesinden hazırdık. Konser günü gelip çattığında standart bir İstanbul cumartesi trafiğinde 15 dakikalık mesafedeki Santral İstanbul'a 1 saat 40 dakikada varırken zaten birkaç hafta öncesinde Efes Pilsen One Love festivalindeki sponsorluk rezaletinden dolayı kıl olduğum ama aslında nispeten çok da kalabalık olmayacak konserler için iyi bir mekan olan Santral'in herhalde şu ana kadar gördüğü ve bir daha da göremeyeceği bir kalabalıkla karşılaştık. 10 kişilik kadromuzla içeri girip ciddi kalabalık içerisinde düzgün bir noktaya konuşlandıktan sonra RHCP'nin çıkış saatini beklemeye başladık. Normalde 21.00'de başlayacağı duyurulan konserin başlaması geciktikçe endişelenmeye başladık ama bu endişenin sebebi hala sahneye çıkmamış olmaları değil, normal şartlarda bu mekanda konserlerin 23.00'te bittiğini bildiğimiz için geç çıktıkları her dakikanın bizim müzik keyfimizden alınacağındandı.

Yaklaşık 40 dakikalık gecikmeyle sahneye çıkan RHCP yazılanların aksine çok iyi bir sahne performansıyla bizleri coşturdu, klasikleşmiş onlarca şarkısının çoğunluğunu çaldı (ben bir Cabron çalmalarını isterdim mesela ama ona sıra gelmedi) ve seyirciyle iyi bir ilişki kurdu. Konserin en çok hoşuma giden yanlarından bir tanesi parçalarını albümlerde dinlediğimiz ticarileştirilmiş kısa versiyonlarıyla değil, gitar ve bateri sololarının bolca yer aldığı, grubun her bir elemanının yeteneğini rahatça sergileyebildiği versiyonlarıyla çalmalarıydı. Yeteneğinden kimsenin kuşku duymadığı elemanların bunu birinci elden canlı olarak kanıtlaması bizler için olduğu kadar onlar için de bir keyif kaynağı oldu.

Konser sonrası ise rezaletti. Binlerce kişinin aynı anda çıkmaya çalışmasının kolay olmadığını tahmin ediyorduk ama yıllar önce futbol stadlarında karşılaştığımız sahnelerle karşılaşmayı da hak etmiyorduk. Yukarıda da bahsettiğim gibi bence bu olayla da artık Santral İstanbul büyük organizasyonlarda önceliğini kaybettiğini mühürlemiştir. Eyüp Belediye başkanı da turşusunu kurar artık. Olmadı olimpiyat yaparlar seneye...

Hiç yorum yok: