6 Temmuz 2009 Pazartesi

Bir Paul Auster daha : Leviathan

Geçen sene ilk kez okumaya cesaret ettiğim Paul Auster'ın benim için 3. kitabı Leviathan oldu. Önceden de söylemiştim sanırım ama Auster beni şaşırtıyor, bende daha karışık, anlaması zor, derin manalara peşinde koşan bir yazar izlenimi uyandırmıştı ama şu ana kadar okuduğum romanları bu tip özelliklerle nitelendirilemeyecek rahat, keyifli ve okunması kolay kitaplar. Okuyucuyu yormuyor, edebi diliyle etkiliyor, olay yapıları ile kitabı hızla bitirme isteği uyandırıyor. Auster'in bende neden böyle önyargılar oluşturduğunu merak etmeye başladım ve sırf bu nedenle New York üçlemesine ilk fırsatta başlamaya karar verdim. Ama bir yazarın iki kitabını asla arka arkaya okumama kuralımı gözönüne alırsak (yıllar önce bir dönem Ahmet Altan'a bir dönem de Amin Maalouf'a sardırmıştım ve arka arkaya kitaplarını okumuştum, sonrasında tüm hikayeler birbirine karışmıştı, o zamandan sonra artık aynı yazardan kitapları araya başka kitaplar koymadan okumamak konusunda kendime kural koydum) üçlemeyi herhalde seneye ancak bitiririm. Ama yine de bu 3 kitabın ardından erken de olsa bir değerlendirme yapmam gerekirse, Auster iyi bir yazar olmasına rağmen bu kadar ünü yapmış olması ilginç. İyi bir PR firması ve menajerlerle çalışıyormuş izlenimi verdi bana, modern Amerikan edebiyatında ondan daha iyilerini gördüm (bkz. Chuck Palahniuk, Tom Robbins vb.)

Leviathan'a gelirsek, iki yazarın arkadaşlığının fonunda bu yazarlardan birisinin başından geçen ilginç olayların anlatıldığı bir hikaye ile karşı karşıyayız. Arkadaşının kendi yaptığı bir bomba ile bir yol kenarında öldüğünü öğrenmesinin ardından anlatıcımız, onu başarılı bir yazar adayından yol kenarında isimsiz bir terör şüphelisine götüren olaylar dizini takip etmeye ve anlamaya çalışır. Hikayenin kurgusu ve dili yukarıda da bahsettiğim gibi kitabın okunurluğunu artırıyor; aynı zamanda içeriğinde işlediği, belirli bir entelektüel seviyedeki insanların genellikle hissettiği hayatında bir şeylerin eksik olduğu yönündeki duygu ve bunun getirdiği tatminsizlik hissi kitaba başka bir açı da kazandırıyor.

Leviathan okunmasını önereceğim kitaplardan birisi olarak kütüphanemdeki yerini aldı. Tavsiye ederim...

Hiç yorum yok: