5 Temmuz 2009 Pazar

Gecikmiş bir Placebo yazısı

Bir haftalık internet erişimsiz tatil sonrasında 24 Haziran'da gittiğimiz Placebo konserinin izlenimlerini ancak bloga yansıtma şansı buluyorum.

Daha önceki girişlerimden birisnde de belirttiğim gibi bu sene İstanbul ortalamanın üzerinde bir sayıda ve nitelikte konsere evsahipliği yapıyor. Bunlardan heyecan verici olanlarından birisi de Placebo idi, her ne kadar bilet almak konusunda her zaman yaşadığım heyecanı bu konsere yaşatıp haftalar öncesinde bilet almak olayına girmedimse de Midget kardeşimin devamlı tacizleriyle bu konsere eninde sonunda gideceğimi tahmin ediyordum. Gitmek konusunda tutukluğumun nedeni ise normal olarak Çiler'in Meriç konulu tereddütleriydi, onun gitmeyeceği bir konsere hadi ben gidiyorum demek pek de kolay olmuyor tahmin edersiniz. Neyse ki son günler yaklaştıkça Midget ikna etmesi tarafın ben değil Çiler olduğunu görerek taciz girişimlerini doğru kanala yöneltti ve iyi bir satışçı olarak sonunda Çiler'i ikna etti de, sayesinde biz de güzel bir konser izledik. Teşekkürler kardeşim...

Konserin sponsorlarından birisi olan Radyo Eksen'in konser öncesindeki iki haftada yaptığı özel yayınlarla iyice gaza geldğimiden ve yine Placebo'nun son albümünün (Battle for the Sun) onların alışık olduğumuz ve sevdiğimiz soundlarına daha yakın olmasının getirdiği bir sevinçle gittik konsere. Halbuki Placebo'nun İstanbul'daki ilk konserine de gitmiştik Çiler'le ve açıkçası belki de izlediğimiz en kötü konserlerden birisi idi. Placebo'nun ciddi çıkışlarını yaptığı 90'ların hemen sonunu takiben 2000 Aralık'taki konser için nedense Hilton Exhibition Center ayarlanmıştı, kapalı mekan, kötü ses sistemi, etrafı doluşturan teenager sayısının fazlalığı (hatırlıyorum, Brian Molko bile konser esnasında seyirci kitlesini oluşturan çoluk çocuğu görünce dumur olmuştu ve laf da sokmştu, sanırım "siz Britney Spears'ı tercih ederdiniz" gibisinden birşeyler söylemişti) derken sonuç olarak kötü bir tecrübe yaşamıştık. Yine de bu kadar yıl geçince Placebo'nun İstanbul'a yaptığı bu dördüncü ziyareti evden az çıktığımız son 2 yılın ardından iyi bir fırsat olarak değerlendirmeye karar verdik ve güzel bir Haziran akşamında Turkcell Kuruçeşme Arena'ya doğru yola çıktık. Konser esas olarak 23 Haziran salı akşamı için planlanmıştı ama saat 9'da başlayacak konserin ertesi güne iptal edildiği ancak saat 6 gibi duyurulunca büyük ihtimalle büyük bir çoğunluk gibi biz de kötü haberi yolda aldık ve konser mekanına kadar gitmemiş olsak da yolun önemli bir kısmını aldığımızdan coşkumuzdan taviz vermeden Ortaköy'de bir yemekle ilk geceyi nispeten güzelbir yemek ve arkadaş muhabbeti ile tamamladık. Salı akşamki kadromuz, ben, Çiler, Midget, Mert ve Zeynep (!) idi. Ne yazık ki gümrükte yaşanan sorun nedeniyle Türkiye'ye girişi geciken ses sistemi nedeniyle ertesi güne ertelenen konsere Mert ve Zeynep (!) gelemeyince ikinci Placebo seferine 3 kişi devam etmek durumunda kaldık.

24 Haziran Çarşamba akşamı 8.40 gibi mekan önünde buluştuk ve kolaylıkla içeri girdik. İçeride biralarımızı alıp sahneye doğru yaklaşınca saatin neredeyse 9 olmasına rağmen ortalığın neredeyse boş olduğunu görünce hem şaşırdık hem de bu görüntü nedeniyle grubun konsere geç başlayacağını tahmin edince biraz kıllandık. Allahtan sonraki yarım saatte mekanın doluluk oranı arttı da Placebo 9.20 gibi sahneye çıktı. Konserin ortalarına doğru bir ara etrafa bakınca mekanın arkalara kadar dolduğunu gördük ki, herhalde REM'in kalabalığı kadar vardı diyebilirim. Midget ile hemen konserin ikinci yarısı kapıları açtılar herhalde şeklindeki 10 yıl öncesine gönderme yapan futbol geyiğimizi yaptık.

Sıra geldi konsere...

Bir kere sahne çok başarılı idi. Grup elemanları sahneyi iyi doldurmuşlardı, sahnenin arkasına yerleştirilmiş görüntü panellerinde akan görüntüler etkileyiciği bayağı arttırıyordu, iyi kumanda edilen renkli ışık sistemi de şarkıların değişimleriyle iyi koordinasyon göstererek her seferinde farklı bir ortamda şarkı dinlediğimiz izlenimini uyandırıyordu.

Konserin setlisti şu şekildeydi : kitty litter, ashtray heart, battle for the sun, for what it's worth, sleeping with ghosts, speak in tongues, follow the cops back home, every you every me, julien, special needs, the never-ending why, black-eyed, happy you're gone, meds, come undone, special k, song to say goodbye... ilk bis : infra-red, the bitter end... ikinci bis : taste in men.

Placebo'nun ilk iki şarkısı şahsen konsere başlangıç için çok iyi seçimler değildi ama sonrasında hemen Battle for the Sun ile devam edip gerisinde de güzel sıralamalarla konserin geri kalanında hiç sıkmadılar. Bence en büyük artıları, "kardeşim biz yeni albüm yaptık ve bu da onun tanıtım turnesi" demek suretiyle son albüme yüklenip kendilerini yıllar içinde ünlü edip kitlelere sevdiren şarkılarını ihmal etmeyip neredeyse bütün eski hitlerini de çalmalarıydı. Ben sadece bir kaç tane cover yapsalardı iyi olurdu diye düşündüm o kadar (Covers albümünde de yer alan Pixies'in unutulmaz "Where is my mind" ne de güzel giderdi halbuki) . Şarkılarda yaşadığım tek hayal kırıklığı Every Me, Every You 'yu nispeten yumuşak bir modda çalmalarıydı, geri kalan tüm şarkılarda performansları üst düzeydeydi. Yeni davulcuları da (Steve Forrest) gruba iyi uyum sağlamış ve grubun ritmini artıran bir etken olmuş gibi görünüyordu.

Eskinin bebek yüzlü Brian Molko'su mekanın her iki tarafına kurulmuş büyük ekranlara yansıyan görüntülerinde artık eskisi kadar çocuksu olmadığını gösteriyordu ve yaşlılık ibarelerini görünce bizi şaşırtıyordu, bizden sadece 4 yaş büyük olduğunu düşününce biz de demek ki kimbilir nasıl yaşlandık da farkında değiliz :)) Bir de göz kalemsiz görmeye alışık olmadığımız için farkı ve yaşlı görünmüş olabilir tabii.

Yaklaşık 1 saat 40 dakika süren iki bisli bu konser bize Boğaz kenarında güzel bir akşam daha yaşattı. Bu bahaneyle Turkcell Kuruçeşme Arena'nın yapımında, organizasyonunda görev alan herkese teşekkürler, her seferinde böyle bir mekanın varlığının İstanbul için ne kadar önemli olduğunu hissediyoruz.

Hiç yorum yok: