21 Eylül 2008 Pazar

West Side Story


Yine Atina'dayım. Yunanların aşırı öne çıkan Akdeniz kimliği nedeniyle işler bir türlü yürümeyince mantıken çok önce bitmiş olması gereken bakım süreci hala devam ediyor. Devlet şirketi olmasının da etkisi var bu sürecin uzunluğunda, kimse sorgulamıyor nasıl olsa.

Bu seferki ziyaretimin sahne sanatları açısından bana getirisi Batı Yakası Hikayesi'ni izlemek oldu. Ünlü müzikalin 50. yıl (ilk gösterisi 1957'de olmuş, inanılmaz) kutlamaları çerçevesinde bir dünya turu planlanmış ve bunun bir bacağı olarak da Atina'da yaklaşık 20 gün boyunca sahneye çıkıyorlar. Ben de bu fırsatı değerlendirip izleyeyim dedim.

Oyun Badminton Theatre adlı bir mekanda sahnelendi, anladığım kadarıyla Atina'nın AKM'si olarak adlandırılabilecek bir yer ama daha güzeli. Anfi tiyatro (ne de olsa Antik Yunandan gelen bir alışkanlıkları var) şeklindeki salon büyük sahnesi, kaliteli ses sistemi, rahat koltukları ve ferahlatıcı atmosferi ile (size de oluyor mu bilmiyorum ama ne zaman AKM'ye gitsem ışıklandırmadan mıdır, balkonların salona verdiği basıklık etkisinden midir nedir içim biraz sıkılır) iyi bir gösteri merkezi olarak sınıflandırılabilir.

Müzikal hakkında görüşüm ise vasatın üzerinde olduğuydu. Aslında tam beklediğim gibiydi, kafamdakilerin üzerine çıkamayınca ister istemez ben bunu görmüştüm hissine kapılıyor insan. Gerçi bol Oscar almış film versiyonunu izlemedim, oyunu da daha önce görmedim (İstanbul Devlet Opera ve Balesi sahnelemişti halbuki) ama belki de popüler olmasının getirdiği her yerde bir parçasını görmüş olmam etkili olmuştur. Aslında bir uyarlamasını gördüm diyebilirim. Metin Kaçan'ın Ağır Roman'ı hatırlarsınız filme çekilmesinden sonra bir de dans tiyatrosu eserine uyarlanmış ve hatta müziklerini Fahir Atakoğlu yapmıştı. Kitabı okumadım, filmi de izlemedim (Mustafa Altıoklar'ın çektiği filmlere kılım da) ama oyununu izledim işte. Üzerinden yıllar geçtiği detayları çok net hatırlamıyorum ama beğendiğimi hatırlıyorum. Daha sonra oyunu Broadway'e de götürüp Doğu Yakası Hikayesi adıyla sahneleyeceklerdi ama takip edemedim ne oldu, ne yaptılar diye. Dün Batı Yakası Hikayesi'ni izlerken işte Ağır Roman'ı hatırladım, hafızam beni yanıltmıyorsa dekorları neredeyse aynıydı, sanırım bizimkiler başarılı bir eseri örneklemek yoluna gitmişler ama günahlarını almayayım, çok net hatırlamıyorum dediğim gibi.

Dünkü gösteriye geri dönecek olursam, herşey ortalamaydı, oyunculuk, dansçılık, şarkıcılık... Koreografi, müzikler normal olarak harikaydı, kalabalık bir kadronun aynı anda sahnede yer aldığı dakikalarda her detayın düşünülmüş olması, devamlı sahneyi kesen geçişler, dansçıların uyumu ve tabii o klasik şarkılar (özellikle Somewhere, America, Tonight ve I feel pretty) eserin neden 50. yılına kadar geldiğini anlatıyordu. Ancak dediğim gibi başroldeki sanatçıların öyle ahım şahım bir performans ortaya koymadıklarını düşünüyorum, ortalamanın üzerinde değillerdi, ya da benim iyi bir dayak yemem gerekiyordur bilmiyorum, yazarken bile şuna bak adam olmuş da West Side Story'nin dünya turnesi kapsamındaki gösterisini eleştiriyor diye düşünüyorum hakkımda :)) Neyse işte...

Ama eğer Devlet Opera ve Balesi eseri tekrar sahneleyecek olursa mutlaka gideceğim, bizimkilerle karşılaştırma şansı olsun diye.

Not : Sanırım üzerimde çok etki bırakmamasının nedenlerinden birisi de, yalnız izlemiş olmam, insanın yanında sevdiği olmayınca bu tip organizasyonlarda alınan zevk çok aşağı düşüyor. Bazı şeyler paylaştıkça güzelleşiyor.

2 yorum:

Murat YILMAZ dedi ki...

Sayın otostopçu, sizden Atina'yla ilgili bir seyahat yazısı bekliyoruz

Unknown dedi ki...

selam murat. sayfanı incelerken 'The West Side Story'ile ilgili kısmı görünce yazmadan edemedim.Berlinde geçen çocukluğumun yanısıra her yaz tatilinde ailemin yanına gidiyordum. Yıl kaç hatırlamıyorum ama o yaz tatillerinden birinde alman tv kanallarının birinde 1961 yapımı Başrolünü Natalie Wood'un oynadığı filmini seyretmiştim. siyah beyazdı.Müzikallerden çok hoşlandığımı söyleyemem, ama seyrettiğim en güzel filmlerden biriydi. Dansları, şarkıları, iki yakanın elemanlarını ellerini şıklatarak birbirlerine meydan okumaya başlamaları hafızamdan hiç silinmedi.Eline geçerse mutlaka seyretmeni tavsiye ederim. Bu arada Devlet Opera ve Balesinde sergilenenide seyretme şansım olmuştu. Tabiki filmle aynı performansta olamaz (neticede film 61 yılında 10 dalda oskar, grammy filan 20-25 ödül almıştı)ama hiç fena değildi. oyunculuk açısından özellikle. kostümlerde idare eder, dekor biraz zayıf gelmişti bana.neticede sanat eleştirmeni değilim. bizim gibi hobi olarak bunları seyredenlerin görecesi farklı olabilir. Bu arada eğer sergilenirse bu yıl yine devlet opera ve balesinde 'folkloroma' diye bir gösteri var. kaçırmamanı tavsiye ederim.ben iki yıl üst üste bilet bulamamıştım:) sonra gittim üç kez:) popüler halk türkülerini yorumluyorlar. çok hoş
sevgiler