31 Ağustos 2008 Pazar

İki kitap önerisi : Tembel Ayaklanması ve Statü Endişesi

"Çay, kahve ve tembellik" başlıklı yazıda bahsini ettiğim "Tembel Ayaklanması : Yan Gelip Yatmanın Manifestosu" adlı kitabı sonunda bitirdim. Çok kısa bir yorum yazısı ile kitabı bir kez daha dikkatinize sunmak istiyorum.

Öncelikle belirtmek isterim ki, okuyacak kitap seçimlerimin arasında kişisel gelişim kitapları neredeyse hiç yer kaplamaz. Bu tip kitapların işe yaramaz olduğunu düşündüğümden değil ama nedense pek çekici gelmiyorlar. Ama aşağıda bahsini edeceğim iki kitap direkt bu amaçla yazılmamış olsalar da size çok fazla şey veren iki kitap olarak kütüphanenizde yer alabilir.

Daha önce de belirttiğim gibi, Tembel Ayaklanması'nın ana hedefi 20. yüzyılla beraber endüstri devrimi ve kapitalist düzenin yaşamımızı nasıl değiştirdiğinini ve yaşam kalitemizin yavaş yavaş nasıl farkettirmeden aşağı çekildiğini, düzenin insanların daha çok çalışması üzerine nasıl değiştirildiğini gözönüne sermek. Çalışmayla ilgili bir derdi yok yazarın ama çok basit keyiflerimizin de unutulduğunu, uyumanın, uzun öğle yemeklerinin, çay saatlerinin, dostlarla geçirilen içkili sohbet ortamlarının güzelliğini nasıl unuttuğumuzu, daha da önemlisi nasıl unutturulduğunu anlatıyor. Bunu yaparken tarihten örnekler, ünlü yazarlardan, politikacılardan, şairlerden, filozoflardan anekdotlar, alıntılar kullanıyor ve bu da kitabın okunrluğunu kolaylaştırıyor ve içeriğin yazarın kişisel tembellik isteğinden daha kapsamlı olmasını sağlıyor.

Kitabı okurken çok keyif aldım ve aynı zaman da rahatsız da oldum. Çalışma düzenine ne kadar gömüldüğümün ve bir iki geri adım atıp kendime bakmam gerektiğinin farkına vardım. Buna benzer hisleri Alain de Botton'un "Statü Endişesi"ni okurken de duymuştum. Onda da, de Botton insanların üzerinde Demokles'in kılıcı gibi duran statü endişesinin farkına varmamızı ve durup üzerinde ayrıntılı düşünmemizi sağlamıştı. Hani insan üzerinde bir baskı, bir rahatsızlık hisseder de üzerine düşünmez ya da adını koyamaz ya, bu tip kitaplar öncelikle bu baskıların farkına varmamızı ve bir kez farkına vardıktan sonra da atacağımız adımları daha kolay belirlememizi sağlıyor.

Sonuç olarak, Tom Hodgkinson'ın "Tembel Ayaklanması : Yan Gelip Yatmanın Manifestosu"nu ve bonus olarak da Alain de Botton'un "Statü Endişesi"ni okuyun derim. İnanın memnun kalacaksınız.

3 yorum:

Unknown dedi ki...

uzun zamandır kitap okumaya ara vermiştik melih'le. öyle bilerek ara vermekten bahsetmiyorum. hani şu ünlülerin ilişkilerine ara vermesi misali:) işte ilk evlilik zamanları gelen-giden,yaşam çizgisini ayarlama vs. P.tesi evlilik yıldönümümüzdü. İftar sonrası kitapçıda aldık soluğu. Melih ısarla tavsiye ettiğin kitabı almak istiyordu. Aldık!Melih'i daha önce hiç bir kitap için böyle heyecanlı görmemiştim. Benim almak için heyecanlandığım çok kitap olmuştur. ama seninde dediğin gibi hele hele kişisel gelişim kitapları ve bilim kurgular beni hiç enterese etmezdi. Kitapla ilgili yorumunu okuduktan sonra bir de Melih'in kitabı bitirmesini bekledikten sonra okuyacaklarım top 10 listesine ekledim. okuduktan sonra buraya dönüp yorumuna yorum eklemek isterim müsadenle:) bu arada yıllar yılı amatörlükten öteye gidememiş bir yazar ve şair olarak iki günde bir yenilediğim yazılarıma www.muhabirturk.com dan bakabilirseniz arada sevinirim. hatta vakit ayırabilirseniz değerli yorumlarınızı beklerim.
teşekkürler arkadaşım, bir tavsiyenle yaşam çizgimize kitap okumayı birkaç ay aradan sonra yeniden dahil ettik sayende:)

MORTAC dedi ki...

Guzel yorumlarin icin tekrar cok tesekkurler Sumru. Blogumun amaci populer kultur uzerine, kitaplar uzerine, muzik uzerine kisa da olsa yazilar yazarak arkadaslarimin dikkatini cekmek ve sonrasini onlarin ister okuyarak, ister dinleyerek, ister internette biraz zaman gecirerek tamamlamasini saglamak. Umarim kitabi begenirsiniz, bundan sonra okudugum her kitap icin olumlu ya da olumsuz elestiriler ciziktirecegim.
Veee, tabii ki muhabirturk.comu izelenecek siteler arasina ekliyorum simdi. Gorusmek uzere.

otomatik alice dedi ki...

bu kitabı, bir projenin ana konusu yapmıştım geçen sene. ve konu o kadar garip geldiki insanlara -ya da anlaşılmadık bilemiyorum- böyle bir şey olamaz dediler, zoraki vazgeçirdiler beni. 'niçe' zırvalamalarından çok daha iyi bir kitap. ardından "the big lebowski" yi izlemek hangi gün olursa olsun pazartesi sendromuna sokuyor insanı :)