9 Ağustos 2008 Cumartesi

Who the F*** is Alice?



İlk kitap yazımı çok uzun zamandır okumak istediğim ama bir türlü fırsat bulamadığım Alis Harikalar Diyarında (orjinal adıyla Alice's Adventures in Wonderland) ve serinin ikinci kitabı Aynanın İçinden (orjinal adıyla Through the Looking-Glass, and what Alice found there) hakkında yazmak nasipmiş. İki kitap sözkonusu ama ben yazının geri kalanında tekil bahsedeceğim bu seriden, kafanız karışmasın.

Her ne kadar çocuk kitapları kategorisine girse de, çocukluk ya da gençlik çağlarımda okuma fırsatı bulamadım bir türlü Alis'i. Büyüdükçe ve alt okuma gibi bir tabirle karşılaşınca ve Alis Harikalar Diyarında'nın bu alt okuma olayının en önemli örneklerinden birisi olduğunu öğrenince kitaba olan ilgim arttı ama her zaman öne başka kitapları aldım. Meriç'in (oğlumdan ilk defa
bahsediyorum sanırım blogda) doğumunun ardından Çiler (birtanemden de sanırım ilk defa bahsediyorum, blogda Meriç'in adı ondan önce geçmiş oldu, sanırım başım belada..) ve ben heyecanlı anne-baba modeli olarak ona okumak için hikaye kitabı, çocuk klasikleri almak gibi bir çabaya giriştik. Bu çalışma esnasında aldığımız birçok kitabın içerisinde Alis de vardı ve ben de
bu fırsatı değerlendirerek kitabı okudum sonunda. Meriç ise bir süre daha beklemek zorunda. Kitabın alt okumalarıyla ilgili Martin Gardner adlı bir yazarın Türkçeye çevrilmemiş ünlü bir kitabı var, onu da ilk fırsatta okuyup bu yazının devamı niteliğinde bir yazı yazarım. ETA : 1 yıl :)
Her iki Alis kitabı da yaklaşık 150 sayfa civarında, çabuk ve rahat okunuyor. Can Yayınları'ndan alacak olursanız daha iyi olur çünkü Tomris Uyar'ın başarılı çevirisi kitabın rahat okunurluğunu artırıyor. (Daldan dala atlamış gibi oluyorum ama madem ki blog yapmaya çalışıyorum, aklıma ilk anda gelen iyi çevirmenler : Şadan Karadeniz, Dost Körpe, Fatma Taşkent) Kitabın türü yukarıda dediğim gibi çocuk kitabı olarak geçiyorsa da literatürde türü "edebi saçma (literary nonsense)" olarak da adlandırılıyor. Kitabın başlangıç noktası, asıl adıyla Charles Lutwidge Dodgson takma adıyla Lewis Carroll'un Oxford'da 3 küçük kızla yaptığı bir kayık gezisi esnasında kızlara anlattığı hikayenin yazıya dökülmüş hali. Alis ise o kayıktaki kızlardan birisinin adı. Bu noktada işler biraz karışıyor çünkü aynı zamanda bir matematik profesörü olan Carroll hakkında bir pedofil olduğuna dair ciddi iddialar, teoriler var. Tabii ki asla kesinlikle ispatlanamamıştır ama herkes Carroll'un çocuklara karşı özel bir ilgi duyduğunu kabul eder. Carroll bir matematik profesörü ve yazar olmasının yanı sıra bir fotoğrafçıdır da. Resimlerinin konusu ise genellikle çocuklar, hatta belirli ölçüde çıplaklık taşıyan çocuklardır. Yazının başında gördüğünüz fotoğraf ünlü Alis'in Carroll tarafından çekilmiş bir resmidir.
Paris'teki Musee D'Orsay'da ben de Caroll'un çektiği bazı resimleri görmüş, hatta fotoğraflarını da çekmiştim (yazıyı evden yazıyor olsaydım, kendi çektiğim fotoyu eklerdim), yolunuz Paris'e düşerse ve D'Orsay'a giderseniz siz de bir göz atın. Neyse, abimizde belki kendisinin bile farkında olmadığı (iyimser olalım) bir sapkınlık olabilir ama dediğim gibi kimse net bir şekilde ispatlayamıyor. Olayın magazin kısmını geçelim.

Kitap çocuklara ve büyüklere farklı şeyler sunuyor. 30'lu yaşlarında okuyunca çocukların bu kitabı okuyor olduğu fikri çok garip geliyor ve izin verilmemeli diye düşünüyor insan ama hiçbir şeyin farkında olmayan o küçük çocukların da kitapta bulacağı farklı bir yaratıcılık ve hayalgücü olduğu kesin. Kitabın konusunu anlatmama gerek yok herhalde ama kısaca Alis'in bir tavşanın peşinden ("down the rabbit hole") yeraltı dünyasına gitmesi, orada çok değişik "yaratıklarla" karşılaşmasını öykülüyor denebilir. Serinin ikinci kitabında ise Alis bu sefer evdeki aynanın içine girmek suretiyle "Ayna-Ev"e geçmesi ve orada satranç tahtasında hareket ediyormuşçasına yaptığı yolculuk ve yine değişik "yaratıklarla" karşılaşması öykülenmiştir. Bu yaşta okuyunca ve popüler kültüre yaptığı etkileri görünce kitaba olan saygısı ve hayranlığı daha da fazla artıyor
insanın. Çok yüzeysel bazı göndermeleri ve bilgi notlarını aşağıda vereceğim ama daha fazlasını internetten bulabilirsiniz (şu alt okumalarla ilgili kitbı okuduktan sonra da işin psikolojik yanına değinirim belki) :

- Kitabın birinci bölümünün orjinal adı olan "down the rabbit hole" popüler kültürde bilinmeyene yapılan yolculuk için kullanılan bir tabire dönüşmüştür, bilgisayar oyunlarında da kullanılan bir terim olmuştur.
- Alis'in yediği mantar ile magic mushroom arasındaki alaka kurmamak zaten imkansız.

- Günümüzün en popüler ve "derin" dizisi olan Lost'ta da Alis'e bol bol gönderme var. En aşikar olanı ise denizin altındaki üssün Looking Glass olarak, dizinin o bölümünün adının da "Through the looking-glass" olarak adlandırılması.

- Yine sinema tarihinin en "derin" filmlerinden Matrix'te de bu kitaba göndermeler vardır, en aşikar olanı ise tabii ki filmin başında Neo'nun kapısına gelen kızın sırtındaki beyaz tavşan dövmesi ve Morpehus'un Neo'ya verdiği haplardır.

- Müzik endüstrisinde de bol bol esinlenme, gönderme, saygı duruşu vardır bu kitaba ama en "kör gözüm parmağına" olanı Jefferson Airplane'in unutulmaz White Rabbit'idir.

- Bir matematik profesörü olan Carroll'un kitaplarda da matematikle ilgili göndermelerini görebilirsiniz.

- Kitaptan bağımsız bir magazin anekdotu ise, eğer yanlış hatırlamıyorsam Karındeşen Jack şüphelilerinden birisi olarak Lewis Carroll'un da adının geçmesidir. Yazarlığı dışında da sansasyonel bir kişilikmiş yani.

- Ve blogumun ilk konuklarından olan Tom Waits'in de "Alice" adlı bir albümü vardır ve aynı adlı bir uyarlamanın şarkılarından oluşur.

Bu konu gerçekten de dipsiz bir kuyu şeklinde devam ediyor. Yazmakla bitmez, şimdiye kadar farkında değildiniz ve biraz olsun ilginizi uyandırdıysam interneti karıştırın derim, kimbilir ne kadar ilginç bağlantılar bulacaksınız.

Bu arada çok ilginç ve heyecan verici bir bilgi : duyduğum kadarıyla Tim Burton şu aralar Alis Harikalar Diyarında'nın animasyon bir versiyonu üzerinde çalışıyormuş, projeye daimi ortağı Johnny Depp de dahilmiş; 2010'da sinemalarda çok farklı bir uyarlama görebiliriz anlayacağınız.

Son olarak Alis Harikalar Diyarında'dan Alis ile Cheshire Cat (Tomris Uyar Vankara kedisi olarak çevirmiş) arasında geçen bir diyalog :

Alis : Would you tell me, please, which way i ought to go from here?
Kedi : That depends on a good deal on where you want to get to.
Alis : I don't much care where.
Kedi : Then it doesn't matter which way you go..

Hiç yorum yok: